14 Temmuz 2007 Cumartesi

serbest piyasa ekonomisi nedir?

Ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği ekonomi. Arz ve talebin temel belirleyici olarak kabul edildiği bu tür. İdeal serbest piyasa ekonomisinde üreticilerin ve tüketicilerin pazarda aynı şartlar altında bulunduğu varsayılır. Pazara giriş ve çıkışlar sınırlandırılmamıştır.(vikipedia)

"zam yapanı teşhir ederim"

Zam yapanı teşhir ederim
Ertuğrul ÖZKÖK
Dün öğle saatlerinde Devlet Bakanı Güneş Taner'le sohbet ediyoruz.Tabii konu, Koç Topluluğu'nun başlattığı enflasyona katkı oluyor.Güneş Taner dünkü Milliyet Gazetesi'nde, ‘‘Özel kuruluşlarla anlaşabilirsek, biz de ocak ayından itibaren dört ay boyunca KİT ürünlerine zam yapmayız’’ diyor.
Bu çok önemli bir karar.
SERBEST EKONOMİ AMA
Çünkü Taner bunu başarabilirse, özel şirketlerin hammadde girdilerinde de fiyatlar artmayacak demektir.
Ama benim asıl merak ettiğim konu, hükümetin, kârlarını azaltma önerisini kabul etmeyen şirketlere karşı tutumunun ne olacağı.
Cevabına şu saptama ile başlıyor:
‘‘Türkiye'de serbest ekonomi kanunları geçerli. Dolayısıyla biz bu şirketlere karşı bir yaptırım uygulayamayız.’’
Ama...
Evet, hemen arkasından ‘‘Ama’’ ile başlayan zehir zemberek sözler geliyor:
‘‘ Bir kere şunun adını koyalım. Başbakan tamamen haklı. Bu kış zor geçecek. Çünkü 1998 yılında enflasyonla, bütün ülke olarak topyekûn bir savaş vereceğiz. Öteki şirketler de Koç'un kararına katılıp zam yapmazlarsa, ocak ayından itibaren dört ay boyunca ben de KİT mallarına zam yapmayacağım. Doğru, enflasyonla mücadele bizim sorunumuz. Ama bu topyekûn savaşta herkesin üzerine düşen görevler var.’’
Sonra herkesin üzerine düşen görevleri anlatıyor:
EY VATANDAŞ TANI
‘‘Vatandaş bu topyekûn savaşta üzerine düşeni yapıyor. İşçi ve memurdan vergisini alıyorsunuz. Zamlara katlanıyor. Dolayısıyla özel teşebbüsün de üzerine düşen görev var. Koç Grubu, kendi payına düşeni nasıl yerine getireceğini açıklıyor. Şimdi sıra ötekilerde.’’
Peki ötekiler üzerlerine düşeni yapmazlarsa:
‘‘Türkiye'de serbest ekonomi var. Biz müdahale edemeyiz. Ama bugünün gelişmiş teknolojileri ile, mal bazında bütün şirketleri takip edebilirim. Kim zam yapıyor, kim zam yapmıyor tabii ki izleyeceğim. Bu savaşa katılmayıp, yine zamlara devam eden uyanık şirketler olursa, ben de onları teşhir ederim. Çıkar, ‘‘Ey vatandaş, bu milli savaşa katılmayanları tanı’’ derim.’’
Taner, serbest pazar kurallarını ihlal etmeden, neler yapabileceğini anlatıyor. Ama bu etkili olur mu?
Cevabı şu oluyor:
‘‘Herhalde vatandaş da bunları tanır, mallarını alıp almayacaklarına karar verir. Almazlarsa, bu uyanık şirketlerin mallarına talep de cart diye düşer. Zam yapmayan şirketlere de yine halkın önünde teşekkür ederiz. Vatandaş onları da tanır.’’
YÜZDE 76 ÖZEL SEKTÖR
Taner özel sektörün bu topyekûn savaşa katılmasına çok önem veriyor. ‘‘Çünkü son aylardaki enflasyon artışında özel sektörün payı yüzde 76’’ diyor.
Dolayısıyla onlar zam yapmaz, hükümet de KİT ürünlerine zam yapmamayı başarabilirse, enflasyonda ciddi düşüş olacağını iddia ediyor.
Koyduğu hedef de çok iddialı:
‘‘Bunu başarabilirsek, nisan ayından itibaren ciddi düşüşler olur ve sene sonunda enflasyon yüzde 50'nin altına bile inebilir.’’
Taner 1998 için kimseye ‘‘pembe vaatlerde’’ bulunamayacaklarını söylüyor. Hatta bu tabloyu 1999'a da uzatıyor.
‘‘Çünkü enflasyon indikçe direnci artar. Onun için 1999'da da disiplinli gitmeliyiz’’ diyor.
Bütün bunlar çok güzel. Ama geriye şu soru kalıyor.
Ancak dışardan destekle ayakta durabilen bir hükümet bu kadar anti-popülist bir ekonomiyi iki yıl boyunca uygulayabilir mi?
HATA YAPMAM
Taner'in cevabı, ‘‘Ya uygularsınız, ya uygularsınız’’ oluyor.
Şunu söylemeden de sözlerini tamamlamak istemiyor:
‘‘Ben enflasyon yüzde 100'e çıkabilir dediğim zaman, bana çok yüklendiler. Ben rakamlarda yanılmam. Ekonomi müspet bilimdir. İnsanları bir süre yanıltabilirsiniz. Ama ilelebet yanıltamazsınız. Hayali ekonomik uygulamalarla vatandaşı aldatanların, ülke ekonomisini getirdiği nokta budur. Bunu ancak gerçekçi politikalarla düzeltebilirsiniz.’’

SERBEST PİYASA EKONOMİSİ

Türkiye ekonomisi 80'li yıllarda bir dünya ekonomisi olma yolunda tarihi adımlar attı. Ancak 90'lı yıllar krizlerle heba edildi.Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz oranını, enflasyonunu, devalüasyonlarını, en ağır krizini hep bu dönemde yaşadık. 20 yılda, tam 6 kriz atlattık. Son üç yılda ise dünyada "sessiz devrim" olarak nitelenen tarihi adımlar attık. Bu adımlarla, krizler ülkesi olmaktan çıkıp fırsatlar ülkesi haline geldik..